Tanıdık Yok mu Senin Tanıdık ?

 Bildiğiniz üzere 15 yaşından beri mutfaktayım ve mutfağa girdiğim günden beri yurtdışında yaşamayı düşünüyorum bunun için her zaman daha iyisi olmak için çalıştım. Hayalimin gerçek olmasına bir kaç ay kaldı. Gidiyorum. Şuana kadar 8 ülke gördüm. Portekiz’le başlayan staj serüvenim Amerika’da eğitim almamla devam etti. En başından bu yana Türkiye’ye kendimi ait hissedemedim, mutlu olamadım. Portekiz benim için yurtdışında yaşama isteğim netleştirdi, Amerika ise bu fikri çok karıştırdı ama zaman geçtikçe daha iyi kararlar ile kendim için en iyisini seçmeye başladım. 

En çok gelen sorulardan olan ' Amerika’dan niye iltica etmedin? Kaçmadın? Veya kalmadın?' Bir kaç cevabı var ne yazıkki sizin düşündüğünüz gibi işlemiyor dünya düzeni Amerika’da. Bildiğiniz gibi” Fulbright ile gittim Amerika’ya ve olası bir bursun iptalinde size ödenen burs ücretini geri ödeyeceğinize dair bir sözleşmeyi imzalıyorsunuz ve bunun yanında kariyerde gözüken olumsuz bir etkisi oluyor. Amerika’da ki son 2 ayımda Türkiye’yi aşırı özledim çünkü 7/24 robot gibi çalıştığınız bir programdasınız aslında, gezmek istiyorsam uykumdan veya hayat düzenimden fedakarlıkta bulunmalıydım, istediğim ülkeye istediğim zaman girip çıkamıyor olmamda işin cabası. Amerika son aylarda samimi bir sarılmayı özlediğim, çıkar ilişkisi olmadan insanlarla iletişim kurmayı özlediğim ve kocaman bir hapishane gibi geliyordu dönmek için gün sayıyordum. Geldikten bir süre sonra depresyon, ne yapacağımı bilememe gibi bir çok karmaşa yaşadım ve sonucunda psikolog desteği almaya başlamama neden oldu. Tüm bunların yanında okulumun son yılının kalması ile beraber stajyer arayışına başladım. Amerika’da yaşarken bir çok iş teklifi aldım dünyanın her yerinden. Hep şu cümleyi duydum ' Endişelenme. Amerika'dan sonra sen iş bulamayacksın da kim bulacak?' Bu cümleye çok inandım ama ne yazık ki ülkeden uzaklaştığımızda düzeni unutuyorsunuz… Döndüğünüzde acı gerçek yüzünüze okkalı bir tokat atıyor.

Mayıs ayında döndüm ve herkesin yaptığı gibi tüm tanıdıklarıma staj aradığımdan bahsettim hepsinden aynı cümleyi duydum ' Sen yaparsın Amerika’dan yeni döndün seni almayacaklarsa kimi alacaklar…' Planım yaz içinde stajı yazıp okulu erken bitirmekti ama evde ki hesap çarşıya uymadı. İzmir’de olan tüm restoranlara mail attım ve geri dönüş almadım çünkü araya tanıdık sıkıştırmadım. En son çare lisede bölüm hocamı aradım ve staj için yardım edip edemeyeceğini sordum. Sonuç ise ' Sen CV bırak otele olumsuz dönüş yaparlarsa ben ararım şefi ayarlarız bir şekilde.'. Bu cevapla beraber bomboş hissetmeye başladım ama bildiğiniz üzere kötü komşu insanı mal sahibi eder. İnsanların gözünde imkansız olan her yere CV yolladım ve sonuç bildiğiniz üzere bugün michelin yıldızı alan Nicole'de staja başladım sonra insanların TANIDIK dedikleri insan olmaya başladım. ' Bizi de Nicole'e aldır' vs… Bu cümle benim egomu ne kadar tatmin ettiğini hayal bile edemezsiniz. Bir şekilde stajı bitirdim, okulu bitirdim ve mezun oldum sezonun ortasında. Sonra yine aynı cümleleri duydum 'Yok mu bir tanıdık sana iş ayarlasın'… Sonra sezona gittim geri döndüm yine işsizim ve ardından gelen aynı cümle 'Yok mu bir tanıdık iş ayarlasın'… ardından gelen sistemsizliği kabullenme hissi. Restoranların vizyonsuzluğu, insanların vizyonsuzluğu ve misyonerliği bu ülkede kalamayacağımı gözüme gözüme soktu anlayacağınız üzere. İş bulamadım mı tanıdıkla? Niye bu kadar yeriyorum bu sistemsizliği? İş buldum sonra ev bulamadım daha doğrusu hakettiğim ücretin altına çalışırken, kafamı sokabileceğim bir köpek kulübesi bulamadım veya iş buldum ama komi olarak almak istediler… kusura bakmayın ama asgari ücrete 12 saat mesaiyle niye mutfakta çalışayım hem 3 dilim var hem yurtdışında staj yapmışım hem de çoğu insanın almadığı eğitimi almışım. Akıl işi değildi burda kalmam kısacası. 

Tüm bu süreç içinde hangi ülkelere nasıl giderim? Masrafım ne kadar olur? Network nerede kullanabilirim bunları araştırdım ve akla ilk gelen Amerika’yı ama çok değerli ülkemin insanı Meksika’dan kaçtığı için hem vize hem iş yeri bulmak çok sıkıntılı ve uzun süreç olacaktı benim için ve benim ihtiyacım olan en hızlı sürede en masrafsız olan ülkeyi bulmaktı. Sonra en %si düşük olasılık oldu ve Avusturya'da çalışan arkadaşım bana çalıştığı otelde eleman aradıklarını ve değerlendirmek isteyip istemediğimi sormasıyla başladı. Şartları beni şuanlık tatmin eden bir işe tabi ki evet dedim. Şefe CV yolladım benimle konuşmak için aradı. Şartları kendisi tekrar aktardı ve bana sunabileceği iki ayrı otelde iş olduğunu ve hangisini istediğimi sordu… Evet dediği şeyde şu ' CV çok güçlü, kayak merkezi yanında ki otel seni mental olarak tatmin etmeyebilir. Merkezde olan otel'in hem şartları iyi hem de kendini daha mutlu hissedebileceğin bir yer bence ama seçin yine de senin. Seninle tanışmak ve seninle çalışmak istiyorum açıkçası, gelirsen çok memnun olurum eğer gelmek istiyorsan hemen vize işlemleri için evrak işlerine başlayalım.'  Sonrasın kayak merkezinde çalışmanın benim için daha iyi olacağını kış sezonundan sonra dilim gelişmesine bağlı olarak diğer oteli değerlendirebileceğimi söyledim. Ertesi gün benden istediği evrakları iletti ve 1 hafta içinde evrakları toplayıp yolladım 3 gün sonra da benim için başvuru yaptığını iletti. Ek olarak şunu belirtmeliyim ki beni komi olarak değil Chef de parti pozisyonu için çağırdı. 

Demem o ki vizyon ve tecrübe sahibi kişilere denk geldiğinizde hakettiğimizi anlıyoruz bu hayattan. Hiçbir zaman az ile yetinen biri olmadım hep kendi ihtiyaçlarımı ve kendi hakettiğini savundum karşımda ki her kim olursa olsun. Amerika bana bunu kattı, Amerika’dan önce acaba yapabilir miyim? Acaba ben bu işte iyi miyim diye kendimi sorgulamaktan kendimi yer bitirirdim ama artık kendimden şüphe duymuyorum ve isteklerimin ve kendimin farkındayım. 

Toplumda oluşturulan mütevazi ol, iyi olduğunu söyleme, azla yetinmeyen fazlasını alamaz algılarını ben kendi içimde aştım. Hakettiğim yerde, konumda kendi hayatımı yaşamaya gidiyorum. Birileri gitmeli ki birileri gelsin algısının olmadığı yerde kalmak istemiyorum. Bu süreç içinde Türkiye’ye git gel yapacağım tabii ki ama Türkiye’de yaşama veya çalışma gibi bir planım hiç yok. Ben bize dayatılan algılarla savaşmaktan yoruldum ve savaş vermeyeceğim bir hayat diliyorum. Hakettiğimizi, hakettiğimiz insanlarla yaşamamız dileğiyle… 



 

 









Yorumlar

Popüler Yayınlar